SEVİYORUM DALGALARINI - 5.12.2019

52 kere okundu

Film seyrediyorum dedim, astım bugün işi. Güzel dedi, yavan ve kısa bir cümleyle. Sensin güzel dedim, öyle yazıyor. Nerede yazıyor dedi. Yüz elli ikinci sayfanın birinci paragrafı dedim; soğuk bir kış sabahı yatakta kalmak güzel, bir yaz akşamı sessiz bir deniz kenarında senle yemek yemek güzel, özlemek güzel ve sen güzelsin. Normalde söylemem bunu ama bu kez söyledim, istersen şımarabilirsin. Akıllı denizciler şımarık denizlere yelken açmaz diyor yüz elli ikinci sayfanın başında ama sen şımarınca da güzel kalabilirmişsin, öyle diyor kitap. Sorma hangi kitap diye, bu kez söylemeyeceğim.

Günaydın; işim o kadar zor değil aslında. Sabah kalkıp tuvalete gidiyorum, yıllardır böyle. Sonra duş alıyorum. Kışları her gün yapamıyorum bunu, soğuk çünkü. Seviyorum soğuk olmasını ama yatağı da seviyorum. Yatak sıcak oysa; sıcağı da seviyormuşum, yazarken farkettim. İnsan sevgisine kıstas koymamalı. Birbirine tamamen zıt şeyleri de sevebilmeli. Ev çok güzel ama evden çıktıktan sonra da pek çok şey güzel. Geri dönülmez bir yol artık. Giyinik olduğun için soğuk pek umurunda olmuyor. İnsan az oluyor. Hele de deniz kenarında bir yerlerdeysen birazcık şanslısın demektir. Ben sahil yolunu kullanıyorum, biraz uzun ama kafanı sol tarafa çevirince gördüğün manzara pek çok şeye bedel. Çalışmak güzel ama insanlar kötü. İnsanı olmayan bir iş isterdim, zor olup olmaması hiç sorun değil. Bir de kahve isterdim, sabahları çaydan daha içilesi. Süt olsa da olur olmasa da.

Arabayı kenara çekip yanına yürümek istiyorum. Bir şeyler anlatmak istiyorum sana. Gözlerimi kapatıp yüzünün ayrıntılarından bahsediyorum. Aklımda kalan her ne varsa; omuzlarında göğsüne uzanan saçlarını, yüzünün ortasına gidecekmiş de biraz soluklanmak için ilişmiş gibi duran burnunu, itinayla çizilmiş dudaklarını, sevimli çeneni, burnunun kenarından dudaklarının kenarına doğru kendini göstere göstere inen çizgini, bakmak istese de kendisini geri çeken gözlerini, kısa cümlelere sığdırdığın sözlerini. Orda dur diyorsun. İstemesem de duruyorum. Neden diye bakıyorum gözlerine. Kısıyorsun gözlerini yine. İçimde büyüyor soğuk; mevsim kış, aylardan aralık. Ama dik tutuyorum kuyruğu, hiç yalpalamıyorum. Peki diyorum. Geri dönüp arabaya biniyorum. Gözüm sol tarafta hep, denize bakıyorum. Sana benziyor, seviyorum dalgalarını.

Kolay olan şeyleri yapıyorum ben. Bir kerelik hak hayat. Zora sokmanın ne anlamı var. Kafamda süslüyorum bu düşünceyi. Her dalına bir yama bağlayıp dilekler tutuyorum. Ağustos akşamlarını tutuyorum, Ege’de pek kimsenin bilmediği ıssız bir koyu tutuyorum. Birkaç kadeh şaraptan sonra denize giriyorum. Sen de gel diyorum. Korkuyorsun. Israr ediyorum sanırım gel diye. Hatırlamıyorum sonrasını; geldiysen güzel olmuştur, gelmediysen de severim ben denizi. Gündüz gece hiç farketmez. Uyandığımda yoksun, beş aralık diyor takvim. Aldırmıyorum, devam ediyorum aklımda güzel şeyler tutmaya. Güzel şeyler düşünürseniz hayatınız daha güzel olur diyor televizyondaki kadın. Kumandaya uzanıp kırmızı düğmeye basıyorum. İnsan makine değildir, herkese aynı öğüdü vermek en iyimser ifadeyle ahmaklıktır.

Pantolon askısı seviyorum ben. Başkaları tuhaf buluyor. Başkalarının tuhaf bulduğu şeyler yapıyorum. Başkaları beni de tuhaf buluyor. Her sabah aynı saatte uyanıp, her gün aynı işe gitmek tuhaf değil. Yirmi yıl aynı saç modeliyle gezmek de tuhaf değil. Milyonlarca insan gibi okulu bitirmek zorunda hissedip en güzel yaşları aptal aptal şeyleri öğrenmek için harcamak da hiç tuhaf değil. Uykun geldiği zaman değil de sana öğrettikleri ve senin de kabul ettiğin uyumanın gerektiği boktan bir saatte uyumak da çok normal mesela. Pantolon askısı tuhaf mesela. Evet çok tuhaf, utanıyorum kendimden. Ve seni görmek istiyorum şimdi. Kimseyi umursamadığımız bir yerde kahve içip a harfinin neden alfabenin ilk harfi olduğuna dair aptal ama ilginç hikâyeler anlatmak istiyorum sana. Gözlerini kısmadan bak istiyorum: yüzüne baktığımda artık gece denize girmekten korkmadığını görmek istiyorum. Sonra dağılabiliriz istersen. Biliyorum çünkü toplarız bütün dağınıklığı her istediğimizde. Ve seviyorsa insan hiç önemli değildir; süt olsa da olur kahvede olmasa da