15.56 - tek gecelik macerayım - 2.11.2011

0 kere okundu

Tavuk aradı, Can Ersin Hızır, asker arkadaşım, en asker arkadaşım, her zaman ki gibi mutluluk verdi sesi, iddia oynayacakmış kim kazanır maçı dedi, elin Rus’una oynamayacan herhalde dedim, hatun takımı olsa eyvallah, Rus hatunlar üzerine oynanır ama bunlar erkek, Trabzon kazanır dedim. Güldü, pinponu da ben bilirim futbolu da, basketçi olduğun halde basketbolda da yenmişliğim var seni karargâh bölüğü arkasında ki sahada, Lark’ını da saklarım seni de.

Bir dolu çinakop ve bir dolu somon, kimisi fırında yeşillikler arasında kimi tavada yağ içinde. Balık yapmak mutlu ediyor beni hele de sevdiklerimse davetliler. Gerçi sevmediğim kimseyi mecbur kalmadıkça kabul etmiyorum evime. Evim ki huzurumun en ihtişamlı tahtı, yanında rahat olamayacağım gelmesin, misafir sayılmaz sevdiklerim, misafir olarak geleceği Allah etmesin. Kafiyeli oldu sanki, gerçi son iki kelimeyi düşündüm yazmak için. Tam bizim koca kafalar kalkarken Özer geldi, birkaç saat muhabbet ettik, tekmili birden on üç perde hastane macerası.

Bayramda Trabzon yapmaya karar verdim fırsat Anadolu Jet fırsatı. Derin görülecek, koklanıp sevilecek, şu et kokusu da olmasa, malum bayram kurbana gebe.

Dün akşam eve gelirken bir otomobil ruhsatı buldum, it kopuğun eline geçer diye yanıma aldım ardından sahibini arayıp buldum, o da beni buldu doğal olarak, iyi bir şey yaptım ödülümü isterim Allah’ım, okullar birkaç gün tatil olsun.

Hastayım da hastayım hastayım da hastayım. Ulan grip topu topu iki üç gün tutunabilirsin gövdemde, neden rahatsız edersin beni, burnuma niye fazla mesai yaptırırsın. Dün geldin yarın olmayacaksın biliyorsun, gönlünü eğlendirecek başkalarını bul, tek gecelik macerayım ben, barındırmam seni yatağımda günlerce, üstelik hiç de keyifli değilsin, Cindy olsan Claudio olsan eyvallah ama sen sümüklü grip…

15.01 - bir yıl aradan sonra Ümit - 3.11.2011

0 kere okundu

Ay bitmiş meğer yenisi başlamış, yataktayken ben, uyurken hasta gövdem, orta yaşlı ruhum hafta ortası tatilindeyken. Eskiden, iki üç yıl önce yani yeni ay başlayınca yazmaya bahanem olurdu, hoş geldin mayıs diye başlardım söze mesela ya da okuyan anlardı mevzunun hoş geldin yeni ay olduğunu. Hatta ay bitince güle güle de yazardım, zaten mesele birkaç cümle kurmak, geçerdi bir tırı vırı dünya günü daha.

Ümit geldi dün akşam, birlikte yemek yedik, bir akşam önceden kalma balık, patlıcan oturtma ve sebzeli bulgur pilavı. Bir yıldır görüşmüyorduk Ümitle, sürpriz oldu, anlattı dinledim, değişmemiş pek bir şey kendinden yana, yine aynısı, yine bizim Ümit, deri ceketini değiştirmiş sadece.

 Grip yolcu ben hancı iyileştim sanırım, birazcık burun tıkanıklığı, biraz halsizlik, biraz da üşüme ki mevsim itibariyle. Gecelik ilişki demiştim ya, duştan sonra izi kalmaz, suyla akar gider gitmesi gereken yere, duvara bir çentik atar hayata devam ederim. Memleketim erkeği Orhan’ım Çam’ım, eğilim budur, ne kadar çok çentik o kadar çok erkek.

13.15 - beş gün tatil - 4.11.2011

0 kere okundu

Aylak ruhum doymaz beş günde ama yine de hiç yoktan iyidir. Al beni Trabzon, deniz rüzgârı toprak kokusu ve yağmur her gün şansıma. Meteorolojici amcalar yalan söylüyorsa Fenerli olsunlar, şikeci olup hapse düşsünler.

14.19 - ikiyüzlü bayramlar - 5.11.2011

0 kere okundu

Bayram yarın, sevmem ben, kapanır evime günlerin geçmesini beklerim, arife gününden aldığım nevale yoldaşım. Hele de kurban bayramı, et kokusu, kan lekesi, danası öküzü… Beyaz ettir sevilen haz etmem kırmızıdan, varsa balık yoksa tavuk o da yoksa sağlık olur ki sağlık maruldur domatestir havuç ve yeşilbiberdir. Eski bayramlarmış efendim, kapıya çocuklar gelince harçlık ya da mendil verilirmiş hiç olmazsa şeker ikram edilirmiş. Ama kimse söylemez o kapıya gelen eski çocukların eski büyüklere nasıl saygılı davrandığını, elinde poşet görse eve taşıdığını dolmuşta yer verdiğini, kaşı çatılsa acaba ben ne yaramazlık yaptım diye aklından geçirdiğini. Eski bayramları yaşatalım efendim, kapıya gelen ite kopuğa güler yüz gösterelim, göstermezsek küfreder, çikolata yerine şeker versek mırın kırın. Şekilcilik olmuş kıçımız başımız, cepte para olmasa da çikolata alırız akide şekeri yerine, arkasından küfretsekte yanağına en ikiyüzlü öpücük kondururuz sokakta selam verene. 

Kapanın evinize efendim, sadece anne babanıza gidin, kardeşinize sarılın bayramlaşın, içten seven dostunuz varsa onu da ihmal etmeyin… Severmiş gibi yapanlara burun kıvırın, bu bayram ikiyüzlü olmayın, sırf bayramdır diye sonradan sevmemeye devam edeceğiniz insanlara severmiş gibi davranmayın, ihanet etmeyin içinizin temiz yüne, sevgiye olan saygınızı kaybetmeyin.

Yüzünü gördüğüm her an bayram, varsın resmi makamlar tatil yapmasın, varsın bir sonra ki gün iş olsun, havaalanları terminaller boş olsun, sabah erken kakmak gereksin kış olsun varsın, yaz olsun. Derin’e gidiyorum ben, Trabzon ayrı güzel yanı başımda güneşim ne yana baksam pırıl pırıl, hangi havayı koklasam hayat ve bir şarkı kulağımda “daha dün annemizin kollarında yaşarken…”

11.12 - Derin varsa bayramdır... - 9.11.2011

0 kere okundu

Derin varsa sorun yoktur, yeni uyanmış şaşkın bakışları, öpücük karşılığında verdiği dudak ucu gülümsemeleri, yine öpücük karşılığında verdiği öpücükleri, acıkınca feryat figan ağlamaları… Janset’in Mübine’ye benzemediği kesin, bıraksalar saatlerce konuşacak minik tosbağa, bir haller bir haller… Oda yetmez olmuş sürün sürün nereye kadar… Konuşmak konusunda olduğu gibi gülücüklerinde pek bir bonkör Janset Hanım…

Bayram miniklerle bayram sizin anlayacağınız, bir elim yağda bir elim balda mevzusu sudan kalır bir elimde Derin diğerinde Janset yanında. İki günlüğüne Trabzon yapmak için daha iyi bir sebep görmedim. Gitmeden verdim mesajı;”Geliş sebebim Derin’dir biline.” Havaalanında Derin vardı, aynı günün akşamı da sonra ki günde hatta sonra ki günün akşamı ve sabahında da Derin vardı, amcası memnun Derin memnun umurumuzda mı ki dünya. Son akşam ki bu ikinci akşam oluyordu Gamez ve Özge de artist Ozan’ı alıp gelmişlerdi, gece yarısından sonra abim çay servisi yaptı ki adı geçen abi böyle şeyler için poposunu pek kıpırdatmaz, muhabbet muhabbet yani…

Soğuk mevsimler başlamış mavinin ve yeşilin şehrinde, yağmurlar başlamış, dökülmüş dökülmesi gereken yapraklar, son baharı gelmiş yılın, hüzün çökmüş kıyısına denizin, deniz dalgalı ben keyifli çocukluğumdan kim varsa Feran, Gamez, Mulat, Nuri…

Yazdım bitti, devam edecek…

03.14 - sucuklu yumurta ve seks - 10.11.2011

0 kere okundu

Gecenin üçünde canın sucuklu yumurta çekerse tabiî ki mutfağa koşarsın, buzdolabından aldığın sucukları dilimler tavaya dizersin, ocağın altını yakıp sucuk kokusunun midene dair bir şeylere orgazm duygusu yaşatmasını beklersin. Oysa hepsi koca bir yalandır, nefsine hakim olamamış hatta halk diliyle pisboğazını tutamayıp zamansız oburluk yapıyorsundur. Bir sonraki gün sucuk kokmayı göze alıp birkaç saat sonra miden ve bağırsaklarından geçerek boktan bir şeye dönüşecek şeyleri yemek üzeresindir. Kimin umurunda, kaç kez geliyoruz bu hayata, sucuk yeme, uykuna dikkat et, her önüne çıkanla seks yapma, spor yap bla bla bla… Erkeğin hayat dediği şey yatak odası ile mutfak arasındadır ki orası da banyodur, ister yemek ye ister seks yap ya da uyu her halükarda banyodan geçer yolun ama kesinlikle yatak odası ve mutfaktan sonra. Yani hayatın içinde olmak istiyorsan yemeli ve seks yapmalısın, yer ve zamanı önemsemeden. Bu gece banyoya giden yol mutfaktan geçiyor, mutfak sucuk kokusuyla kendinden, ben göbeğimden, göbeğim elli iki beden pantolonlarımdan geçiyor ve masallar uyumaya, sekse, yemek yemeye dair.

18.00 - bence 8 Aralık - 10.11.2011

0 kere okundu

Özge Tunç saçlarını ne zaman kesecek, bahisler açılmıştır…

01.16 - Çanakkale boğazı - 12.11.2011

0 kere okundu

Tam hesap ödenecekken lavaboya mı gider insan, tesadüfe bak…  Hem siz ısmarlamayacak mıydınız yemeği, baştan söyleseydiniz ya koca kafalı tilkiler, üzerimde para da olmayabilirdi.

Kuzey koca poposuyla, doğudan ve batıdan, güneyden ve kuzeyden… Annesinin kucağından bana gelmek için ağlaması bombaydı eşeğin, en çok sevdiklerindenimdir umarım. Şu bizim minik popolu Derin de sevmeyi öğrense, beni sevse, hep sevse, yine yeniden sevse, beni görünce gülse mesela, açsa kollarını bana doğru uzansa, sürpriz yapıp amca dese… Trabzon’a taşınmalı.

Çarşamba gecesi sabahladım, Perşembe iş vardı, uyumamak için Özge’nin saçlarına sardım, Perşembe günü yine geç yattım, önce İz TV sonra da National Geographic Wild’de bişilere takıldım, Lie To Me ile uykuya daldım. Sabah oldu ben hamdım, uyanmam gerekiyordu uyandım, kalkıp işe gitmem gerekiyordu beceremedim, uyudum ve uyandım, birilerine alo dedim, birileri karşılık verdi ben yine uyudum, sonra kalktım saati geçmişken saatli yapılan işlerin. Konya’yı aradım, ezan okuyordu, telefon çaldı defalarca, açan olmadı, tekrar denemeden yürüdüm. Birisi bir yerlere yazmış, karamsar olmaya gerek yok hava kapalıysa yağmur yağacaktır ki ben severim yağmuru, yağıyordu ben yürürken.

Anne ben gidiyom düşmana karşı oooofff gençliğim eyvah. Yolum Çanakkale’ye düşmeli boğazı seyretmeliyim soğuk rüzgar beni üşütürken, çay içmeliyim, anımda henüz eskimeyen birileri olmalı, sarı saçlarında dolaşmalı elleri, karar verdim demeli neye karar verdiğinin bir önemi olmadan, başka bir şey konuşmasak da olur. Anne ben gidiyom düşmana karşı ki ben düşman sevmiyorum, karşılık vermek keyfimi kaçırıyor.

Etrafımda o kadar aptal insan var ki, şimdi saysam tek tek  isimlerini, yanlarına aptallıklarını yazsam, etrafım tertemiz olsa gereksizlerden. İstemek yapmanın yarısıdır der motivasyon öğretileri ama onların da çoğu ya geri zekalıdır ya da diğerlerini geri zekalı sanırlar. Ne iş arkadaşlarını seçebilirsin ne komşularını ne de aileni. Allahtan ailemde ki aptallardan uzak durmayı beceriyorum ki bizimkilerin sorunu gereğinden fazla akıllı olmaları ya da öyle zannetmeleri.

02.37 - futbol erkek işi - 14.11.2011

0 kere okundu

Erkek olmak ne kötü şey, Pazar gecelerini koca kafalı adamların futbol muhabbetini dinleyerek geçiriyorsun. En kötüsü de zevk alıyor olmak…

Yıllardır konuşuyoruz, seyrediyor ve dinliyoruz. Ne Emre adam oldu ne de küfredenler sustu, ne şiddet durdu ne de şike son buldu. Erkek olmak kadın olmak gibi bir şey mesele futbol olunca, sorunun çözülmeyeceğini bilsek de aylarca hatta yıllarca boş boş konuşmaktan alamıyoruz kendimizi. Üstelik herkes haklı.

14.54 - yakamoz - 16.11.2011

0 kere okundu

Sesim uzaklaşır her bir adımda soluklarım sıklaşır dikleşir başım, bir rüzgâr eser bir yağmur yağar deniz kokusu gelir burnuma, kasımdır ve değişmektedir bazı şeyler. Sabah öğlen birde olur, kahvaltıda sucuk vardır bardakta ıhlamur radyoda Ahmet Kaya ” yağmur yağar ıslanırsın vay anam, güneş doğar kaybolursun vay anam ay ışığı der durursun vay anam, yakamozsun sen…”

Günlerden çarşambadır ve mangır elin köpeğine ekmek attığın elindedir.

01.32 - nabıyon be yaaa - 20.11.2011

0 kere okundu

Uyumaktı niyetim, şöyle horul horul, tadını çıkarta çıkarta akşama dek ama çalan telefon içine etti keyfimin. Sabahın köründe hayra alamet değildir zaten zırıl zırıl öten baş belası. Bir yerden tanıyorum arayanı, ses hiç yabancı değil, nabıyon kızan diyor, iiii diorum yüzde seksen altı uykulu, bişiler daha diyor, Tamer diyorum, he be yaaa diyor, ararım diyorum telefon kapanıyor.

Kadıköy’de buluşup Cadde’ye geçtik, tavuklu bişiler yedik kazık eşliğinde NumNum’da, Tarık’a alo dedik, gel dedik, bir saat sonra dedi, biz gelelim dedik. Hiç gitmemiştim, pek bir güzel yapmışlar Pendik Yat limanını, oturup kahve içtik serseri serseri muhabbetler eşliğinde. Bakmayın ağırbaşlı durduğuna Tarık Öztürk’ün, içinde ki serseri senden benden daha serseri. Kim demiş çocuğa dayak olmaz diyor, bazen elinin tersini göstereceksin ki aklının bir köşesi alternatif eksikliği çekmesin aklından haylazlık geçirince. Hem benim ki büyüklere saygılı diyor, kendinden küçüğünü görünce patlatıyor tokadı.

Gözümün önünde ekmek Mushaf çarpsın ki yapmadım anne diye yemin ediyor velet. İnanamadım diyor Tamer, dünyam yıkıldı, çocuğum daha beş yaşında, bize yalan söylersen bir yandan ekmek bir yandan Mushaf çarpar demişler, arkadaşım yalan söylüyor ama ne ekmek de kıpırdama var ne de mushafta. Beş yaşındayken öğrenmiş bizim şopar yalan söylemeyi ama hala kızlara yalan söylemekte beceriksiz. Önce kendin inanacaksın söylediğine canım arkadaşım, öyle inanacaksın ki yalan söylerken yaşamından bir kesit gibi gelecek, değil inanmamak şüphe bile etmeyecek elin karısı. Yoksa böle terk edilir sabahın köründe beni ararsın ki hayır duası etmedim sana uykumu yedin diye.

Herkes bilir erkek erkeğe takılmanın homoluk gibi bir şey olduğunu düşündüğümü. Ama bugün farklıydı, hem Tamer ile hem de Tarık ile vakit geçirmek zevkti. Allahtan 3-4 yılda bir oluyor da aynaya bakınca ulan homomusun sen, ne işin var erkeklerle gezmekte tozmakta demiyorum.

Derin geldi geceye doğru, gittiği kadar güzel, gittiği kadar güler yüzlü, öpüp kokladım, kucağımda gezdirdim, bilgisayarda çalan müzikle delirmesini izledim, ezilmiş kestane yerken dudaklarını buruşturmasına tanık oldum. Bildiğiniz büyüyen çocuklardan Derin Sarımehmetoğlu, baya baya mimikler, tepkiler, sesler… Yumruydu oysa ilk gördüğümde, çirkin bir patates, tarla faresi, kara ve kuru…

12.00 - makaradan meseleler - 21.11.2011

0 kere okundu

          Hotmail ekauntunuz (account -hesap)var mı diye soruyor paşam, tık yok kimsede, bir daha soruyor yok mu kimsenin hotmail ekauntu, sessizlik aynen devam… Hotmail hesabı desene uşaklara diyorum, nereden bilecekler ekauntu, var mı diyor, parmaklar parmaklar…

Ay bugün ne kadar güzelsin, ne kadar da şıksın diyor yüksek tondan ben de yalancı ya da zevksiz izlenimi bıraktığını bilmeden. Üstüne başına bakıyorum gayet zevkli, geriye kalıyor yalan… Öbürü müdahale ediyor sanki bir yalancı ve birkaç yalan yetmiyormuş gibi, ayyy diyor gerçekten çok hoşsun. Hemen küpelere yöneliyor bünyesi yalana alışkın olmayan, boş bulunup söylediği cümleyi kulaklara yamatıyor. Küpeler tartışmaya açık, nostalji kokuyor, sarının eskiden kalması, yalancılıktan kurtulmak için biçilmiş kaftan. Kadın kadına yalan söylerse ayyy canıııım, çok teşekkür ederim ama erkek kadına yalan söylerse aramızda bir domuz vardır.

Öttürürüm bir daha o top bu cama vurursa diyorum, biz yapmadık hocam deyip yan tarafı gösteriyorlar, yan tarafta bir bank ve üç kişi, birinin parmağı çaktırmadan yanındakini gösteriyor. Ayaküstü satıyor arkadaşını kendi kıç altına gitmesin diye.

Oturduğum masada çayı var, ben oturunca alıp bardağı kalkıyor, kalkmayacaksın arkadaş demiyorum, milletin diline ırkına laf edersen alır bardağı gidersin böyle, laf dediğin köpeğim olsun, her türlü salarım üzerine, benim ki de lakırdıdan delikanlılık, işine gelirse. Her türlü de ne kendini beğenmiş kelime topluluğu, en iyi laf cambazları bilir mevzu kelimelerse her türlü diye bir şeyin olmayacağını, hep senden daha iyisi vardır çünkü.

10.00 - hadi biraz biberleyelim - 22.11.2011

0 kere okundu

Eskiden, daha tek başıma sokağa çıkamadığım zamanlardan bir çizgi film vardı Abner The Baseball. Emekliye ayrılmış bir beysbol topunun maceralarını anlatırdı. Beysbolcular maç öncesi ısınırken topları birbirlerine fırlatır hadi biraz biberleyelim derlerdi. Ben de 3-4 yıldır buralarda yazıyorum ve biraz biberlemeye karar verdim.

Blog ödülleri her sene düzenlenen bir yarışma, şimdiye kadar hiç katılmamıştım ama bu sene şansımı deneyeyim dedim. Yazılarım genelde kişisel meseleler ya da fikirler üzerine olduğundan Kişisel Bloglar kategorisini seçmeye karar verdim.

Oy vermek için isterseniz (ki istemeyen Fenerbahçeli olsun) hemen solda yer alan bannerdaki oy ver tuşuna basın, isterseniz https://www.blogodulleri.com/Ara/1033  adresinden direk olarak veya sitede Türkcell Kişisel Bloglar bölümünü seçip Hepsi Detay´ı bularak veya yine aynı sayfada Arama özelliğini kullanarak blogu bulup oy verebilirsiniz, oy vermek için çok kısa bir üyelik formunu doldurmanız gerektiğini de hatırlatayım. Şimdiden teşekkürler.

00.45 - Trabzonum sporum - 23.11.2011

0 kere okundu

Ne zamandır güzel top oynamıyordu takım, savunmada da orta sahada iyi olsa da hücum hattında hep bükük bırakıyordu boynumuzu. Araya atılan toplara hamle yapan Burak’tan başkası filelerle havalandıramıyordu topu, oley deyip havaya zıplatamıyordu bizi. Bugün farklıydı, sihirli bir değnek mi değmiş, birisi yürü be koçum mu demiş bilmiyorum harika bir oyun vardı sahada. Burak ilk kez bu kadar iyiydi, ilk kez yere bu kadar az düştü, ilk kez bu kadar az ofsayta kaldı. Halil Halil gibi Colman Colman gibiydi hatta Serkan bile aylar sonra küfrümü yemeden bitirdi maçı.

Varsın lider olmasın, şampiyonlar liginden elensin varsın, yeter ki böyle oynasın, hop oturtup hop kaldırsın gönül verenini. Evet, sonuç ta önemli ama mesele spordur ve iyi oynayan galip gelmese de kazanmıştır benim gözümde. Adrian’ın topu direkten dönmese, Alanzinho’nun şutlarından biri içeri girse daha iyi olurdu ama yine de canları sağ olsun uşakların, mutlu ettiler beni.

Bize her yer Trabzon bilen bilir, Trabzon’un Trabzon olduğu herkesçe malum. Dakka geçirdi İtalyanlar, beraberliğe razı oynadılar, belki kendimi kandırıyorum ama korktular yenilmekten. İnter’i ezen Fener, Galatasaray veya Beşiktaş olsa da mutlu olurdum ama rengi bordo maviyse formanın ayrı mutluluk. İyi ki Trabzonluyum, varsın yirmi yıl daha şampiyon olmayalım.

Star TV canlı yayını sırasında Güntekin Onay, Metin Tekin ve Mehmet Demirkol üçlüsünün arkasında ki maymun hemşerilerimden de bahsetmem gerek. Ulan sığırlar, kıçınız tavana mı vurdu ya da boyunuz mu uzadı  millet sizi canlı yayında gördü diye. Evet, herkes bakıyordu ama nispeten terbiyeli olan ben size maymun derken ağzı bozuklar ne laflar ediyordu siz düşünün. Memleketimin seviyesiz insanı her yerde aynı, ha Trabzon, ha Diyarbakır, ha İstanbul… Öküz her yerde öküz.

19.44 - okuyan us - 23.11.2011

0 kere okundu

Işın karaca hep iyi parçalar yapsa da sesini severek dinlesem mesela ya da Uğur Polat, İsmail Hacıoğlu hep iyi filmlerde oynasa, her istediğimde yağmur yağsa, her acıktığımda azıcık yiyip doysam, uyumak istediğimde iş olmasa, sevdiğim kazağımı her gün giydim diye kokmasa, bir anlam ifade etmeyeceğini bilsem de blog ödüllerinde her önüne gelen bana tıklasa. Fesatsın işte Orhan Çam, bana tıklasa derken sayfamı kastetmiştim, hemen poposundan anla lafı, aklın fikrin belden aşağıda.

Kitap yazmaya karar vermiştim ya, günlüklerimi toparlayacaktım hani, her sayfaya bir tane iliştirsem 10 tane kitap çıkar anasını satayım. Gerçi kitabı basacak birilerini bulmak gerek, hafta içi Okuyan Us yayın evine gidip görüşeceğim zamanım olursa ama önce amcalara ya da teyzelere gösterecek bir şeyler hazırlamalıyım. Selam ben Burak tırı vırı dünya yazın google´da, çıkan sayfada yazanları kitap yapın altına da benim adımı yazarsanız diyemem. O ne o reklamı var hani, stajyer arayan iş yerine ağzında sakızla genel müdür olmaya gelen kız gibi olurum, sittir git zıbıdı derler hem de reklam devam ederken. Tembelim ama çok tembelim, keşke hayatımda ki her şeyi konuşarak halledebilsem, değil genel müdür Trabzonspor’a başkan olurdum. Anlamayanlar için burada ki ironiyi de açıklayabilirim, bizim başkan paso konuşur, başka da tık yok.

Bir uykudur geldi çöktü üzerime, oysa işler işler işler… En iyisi film seyredeyim, Lie To Me.

23.51 - Savaş Sarımehmetoğlu - 24.11.2011

0 kere okundu

Delikanlı adam gider askerliğini yapar, vicdanı retmiş bedelliymiş hikâye, tut işte bizim Savaş, gitti teslim oldu birliğine, eşek yüküyle macera biriktirecek, bir o kadar da arkadaş on beş ay boyunca. Evet, sigara izmariti toplayacak yerden, daha önce hiç görmediği adamların dağınık yataklarını düzeltecek, komutanlarından hatta üst devrelerinden bile fırça yiyecek ama gururla taşıyacak üniformasını. Delikanlı adam gider askerliğini yapar arkadaş, vicdani retmiş bedelliymiş hikâye, tut işte amcaoğlu Savaş Sarımehmetoğlu, İzmir adamın tadını çıkarsın, az görür amcaoğlu gibisini.

Gün öğretmenler günü, kutlayan öğretmenler, seyreden de alkışlayan da… Öğrencileri de unutmamak gerek, zorla görev alanları, zorla seyretmeye gelenleri, ayıp olmasın diye alkışlayanları. Neyin gününü kutluyorsak, kimi kandırıyorsak birbirimizin gözünün içine baka baka. Buruk geçmiş öğretmenler günü, öyle diyor NTV gece haberleri, Van’da yetmiş beş öğretmen göçük altında kalarak ölmüş. İkiyüzlülüğün dik alası, yatarak para kazanıyorsunuz diyen velimi üzülen yoksa üç ay tatil yapıyorsunuz, bir dolu para alıyorsunuz diyen bakanlık mı, ya da “madem bilmediğim şeyi bana ödev veriyorsun devlet sana neden par ödüyor” diye internetten sözüm ona espri yapan öğrenci mi. Geçin efendim geçin, değeriniz öğretmenlerinize verdiğiniz değer kadardır, sizin gibi topluluktan bizim gibi öğretmenler çıkar, daha fazlasını beklemek ahmaklık olur ki sanırım siz daha fazlasını beklemekten vazgeçmeyeceksiniz.

Alıp kıçlarına başlarına sürsünler kanun metnini. Futbolun topu için spor ahlakını Maltepe sahilinde işe çıkardı şikeciler. Otuz liralık bilete para vermeden maça girene üç ay trilyonluk maç için şike yapana bir yıl. Eskiden yaşlı bir komşumuz “vay garibe vuy garibe gelen giden kor garibe derdi”. Seyirci parayı versin, siz üç kuruşluk adamları bin kuruş vererek transfer edin, ardından şike yapın, kimse görmesin, kimse duymasın, görene de tukaka, duyana da tukaka. Şerefini kaybetmiş futbol ha Şükrü Saraçoğlu’nda oynansın ha Maltepe sahilinde, ki adı geçen sahil parayla fuhuş yapan travestilerle doludur bu saatte.Counter: 62804

03.18 - hayallerim için sponsor aranıyor - 26.11.2011

0 kere okundu

Ölmek istiyorum viran bağlarda, ayağıma cennet sıralansa da diyor Mahzuni Şerif, Emre Uslu’nun en sevdiği türküde. Kimi ölmeye hasret kimi yaşamaya, kimi gülmeye kimi ağlamaya.

Şimdi viran bir bağda olmak vardı, bir haftadır duş almadığını umursamadığın bir gövdeyle, dünyayı umursamayan bir kafayla, kirli bir yatakta, bir balıkçı barınağında belki, belki denizinin kıyısında Ege’nin, yanında hiç konuşmasan da neden susuyoruz demeyecek bir arkadaş, soğuk hava sıcak çay… Oldu olacak kar da yağsın mevsim itibariyle, barınağın camı olsun lapa lapa gökten düşene seyrime derman. Vazgeçtim soğuktan, eski bir soba olsun, içinde dişbudak odunu… Dişbudak yavaş yavaş yanar, zırt bırt kalkıp odun atman gerekmez sobaya, hayal dediğinde sobaya odun atmak gibi bir angarya heba edilmez. Paragraf uzayınca sıkıcı olur yazı, o sebeptendir ki yeni paragrafta konuya devam edece. Aynı konuya devam edeceğimden dil bilgisi kurallarına biraz aykırı şu an ki paragraf olayı ama aramızda kalacağından sorun yok. Onur Pehlivan duymasın sıkıntı eder kendine şimdi.

Önce yapmaktan hoşlandığın şeyi yap sonra da bu işten para kazanmaya çalış demiş koca kafalı bir adam. Deniz  kenarında salaş bir balıkçı barınağında sobayla ısınan bir odada kendi başıma oturup kâh kar yağışını kâh kıyıya vuran dalgaları seyretmek istiyorum. Ayarttığım kadınları kısa süreli “iç etmek” için sokağa çıkıp tatlı yalanlar söyleme sevdasındayım. Çok sıkılırsam kitap da okuyabilirim. Bulaşığıyla yüz göz olmayacağım yemekler yapıp bolca çay demleyeceğim ki onun bulaşıklarını halledebilirim bir hayat istiyorum. En önemlisi de bunları yapıyorum diye her ay sonu hesabıma yüklüce miktarda para yatıracak ağzı var dili yok ziyadesiyle salak bir işveren istiyorum.NOT: denizi Karadeniz olarak değiştiriyor arkadaş olayından da vazgeçiyorum. Ben arkadaşımı çağırırım arkadaşım arkadaşını o da başkalarını. İş boka sarar anlayacağın Orhan Çam, en iyisi bir başına olmak, illa ki birisi gelecekse hakkımı tanımadığım ve sonrasında da hatırlamayacağım kadınlardan yana kullanmak hevesindeyim, lütfen bana kırılma.

Savaş aradı, abi söylediğin arkadaş geldi yanıma ama o bizim gibi değil yüksek rütbeli, komutan o abi komutan dedi. Oğlum ne komutanı dedim, bildiğin zıbıdı bir çavuş. Bana komutan gibi geldi diye lafını ekledi lafımın sonuna. Ey askerlik sen nasıl bir şeysin, o yeşil elbise nasıl bir sihrin ürünüdür en yırtığını bile ton ile salak yapan. İlk günde çavuşa komutan dediysen boku yediğinin resmidir emmioğlu, senin askerlik sürünerek geçer söyleyeyim. Ben ki yırtığın önde gideniydim üstelik mütevazı olunmayacak kadar zeki, utanılacak kadar yüzsüz, ben ki adım arıza çavuşa çıkmıştı, ben ki bu şartlarda bile kiloyla aptaldım yeşil elbiseyi ilk giydiğim günlerde. Allah sana kolaylık versin, ben uyuyacam şimdi senin uyanmana bir saatten az kaldı.-Counter:63103 -


04.04 - yeter ki sanat olsun - 27.11.2011

0 kere okundu

İki dilim ekmek ve bir avuçtan fazla kabuklu fındık geceyi bitirmek için harika bir karışım. Fındık ayının sonlarına doğru,  ağustos ayının sonu eylül ayının başı gibi yani, taze ekmeğin üçte birini alıp kuruması için harmana serilmiş fındıkların yanına oturursun, kırdığın fındıkları teze ekmekle birlikte afiyetle yersin. Hayattır bu ve her seferinde iyi ki yaptım dersin, fırsatınız varsa siz de denemelisiniz.

Jurassic Land iyi bir yer değil, giriş için otuz beş lira vermek ahmakça, tek iyi tarafı beş dakikalık altı boyutlu film, o boyut olayı da altı mı beş mi bilemedim şimdi. Bir dolu alış veriş merkezinde bunun için on milyondan az ödeyeceğiniz seçenekler mevcut. Belki çocuklar sevecektir ama yine de otuz beş liralık bir halt yok içerde, inanmayan salaklığına doymasın gitsin görsün benim gibi.

İki gündür televizyon başında geçti zamanım, bu meretin oturma odasına ait bir nesne olduğunu ilk söyleyen adamın yedi sülalesi top olsun. Eğer kıçın televizyon gören bir koltuğa yapışmışsa hep seyredecek bir şeyler bulursun. Şerefsizler beni kandırmak için yüzlerce kanal yapmışlar, her durumda birine tav oluyorsun. Sorsalar yaşıyorum dersin ama aslında boktan bir nesnenin karşısında boktan şeyler seyrederek boktan bir hayatı kare kare bok ediyorsun. Evimin alarmının şifresi 76489, lütfen bir hırsız girip şu televizyonu çalsın. Ama başka şeye dokunursa arar bulurum ve iyi niyetimi suiistimal etti diye dizimi iki kat yapıp bir tarafına sokarım, demedi demeyin.

Süperim arkadaş, kompozisyon budur işte, hayat gibi yemin ederim, her şey sırasıyla, yazı yemekle başlıyor, televizyon karşısında devam ediyor ve …. ile bitiyor. Sanat erbabı adamın birisine sanat sanat için mi yoksa insan için mi diye sormuşlar, sanat olsun da kim için olursa olsun demiş. Yazdım “oldi” arkadaş, üstelik kim okursa onun için yazdım, kişiye özel yani.