BİRİ BENİ UYANDIRSIN -
26.07.2009
18 kere okundu
Sabahın köründe it kopuk ki bunlar daha 8-10 yaşındalar, gürültüleri, bağırış çağırışlarıyla uyandım. Penceremin önündeki çocuklar feryat figan oyun oynuyor. Rüyanızda mı gördünüz dedim kendi kendime. Kalkıp azarlamayı düşünsem de aynı türün büyük boylarının şiddet potansiyelinin bana yönelebileceğini düşünerek, açıkca söylemek gerekirse hafiften tırsarak pencereyi kapamakla yetindim.
Keşke işe yarasaydı pencereyi kapamak, her zamankinden daha çok bir gürültü vardı merdivenlerde. Zıplaya zıplaya yürüyen bir dolu ayak, bağırarak konuşan bir dolu çene. İstanbul’da mı yaşıyorsunuz dağ başında mı be kardeşim, alışamadıysanız dönün dağınıza kardeşim. Muhtemelen mağaranız istila edilmemiştir, yerleşin eski meskeninize istediğiniz gibi yaşayın, beni rahatsız etmeyin.
Üst katlardan birinde, Tokatlı ya da Sivaslı bir aile var. Daha önce bir dolu abukluklarına tanık oldum. Apartmanın kapısı önünde halı yıkamak mı desem, yün yatağının yünlerini kapıya bacaya serip güneşletmelerinden mi bahsetsem… Bir de tarhana muhabbetleri vardı, marketten alınmış domatesle sokakta tarhana yapmıştılar, sitenin içinde.
Kapının önünde, sitenin hemen dışında üç araba park etmiş içinden bir dolu canlı çıkıp apartmanı oyun alanı gibi kullanıyorlar. Medeniyetten kılık kıyafetleri dışında nasibini almamış bir dolu, muhtemelen hemşeri olan canlılar. İstanbul’da yaşıyorsan katlanacaksın arkadaş, her köşeden bir hayvan çıkıyor.
Gerçi yaşadığım apartman için abartı bir durum değil bu. Sokaktan pis merdivenleri, içi bir dolu ıvır zıvır ve pislik dolu merdiven boşlukları, gecenin üçüne kadar süren bağrış çağırışlarıyla tam bir hayvanat bahçesi. Ve bu güne kadar tek bir şikâyet eden ses duymadım. Yani memnunlar da bu olaydan.
İyi de benim günahım ne, köyde ki hayvanlar bile sen istemezsen uzak durur senden. Minik bir fino almıştı abim, yazın bir dolu oynadım onla ama istemediğinde kızıyordun gelmiyordu yanına. Bunlar şehirli hayvan, kurtulmak mümkün değil.
Kara mizah olan bir yanı da var bu tiplerin. Yazları dağlarına döndüklerinde akrabaları onlara büyük şehir insanı muamelesi yaparlar. Evin kadınında muhtemelen bir tafra bir tafra, süslü püslü giysiler, elinden düşürmediği cep telefonu ve bir dolu abartı abukluk. Fikrimce ayaklarının altını öpsünler köyde oturan akrabalarının. Köyden şehre göçerken insanlıklarını da getirmişlerdir peşlerinde muhtemelen. Ama İstanbul’da barınamayan insanlık vücutlarından ayrılıp köye dönmüştür onları hayvanlıklarıyla baş başa bırakıp. Utanmazlık, kendini bilmezlik, ahlaksızlık ve aklınıza gelecek ne varsa her türlü pislik mevcut gövdelerinde. Biraz da para kazanmışlarsa değmeyin keyiflerine. Oysa bir dolu köpek var büyük şehir caddelerinde üstü başı kaliteli postlarla kaplı. Bu hayvan oldukları gerçeğini değiştirmiyor.