YOLLU ERKEKLER ÜZERİNE -
11.04.2011
16 kere okundu
Zil çalar, kalabalık toplanır, en isteksiz tondan marşı söylenir isminin anlamı bile bilinmeden. Bir zil daha çalar, koşuşturur nereye koştuğunu bilmeyen ve ne yazık ki pek çoğu hep körpe kalacak beyinleri taşıyan körpe vücutlar. Su, güneş ve toprak anlamsızdır fidan için, çiftçi ümitsiz filiz kayıtsız, bir sonra ki zile kadar hayat tatsız tuzsuzdur. Sürer gider kısırlığına ilaç bulunamamış döngü, birileri birilerini zorla eve kapatır, diğer birileri mide bulandıran kusmukları yemek yapar ruhuna ve midene sağlık der tecavüzcüsüne insanlığın. Oturup ağlarım en umarsız halimle en umutsuz hallerinize, ben burada mutluluktan uzak siz hemen yanı başımda mutsuzluk için en önemsiz bahanelerinizle…
Nasıl bir toplumdur ki bu gözünü kapadığında hayallerini süsleyene yollu diyebilir orospu olduğunu kastederek. Aslında olmasını istediği şeyi olduğu için kem gözle bakan göz insan gözü müdür gerçekten. Annesiyle aynı cinsten bir kadını yatılacak ya da evlenilecek diye sınıflandıran bir canlı hangi kitapta insan diye tanımlana bilir. Nasıl bir toplumdur ki bu birilerinin aşık olduğu kadına, annesine, kardeşine, yol arkadaşına el sürer istenmeden. Hangi midesiz gövde istemeyen bir kadının bacakları arasında tepinir insanlığından utanmadan. Orospuluğun kitabını yazar erkek denilen canlı esiri olduğu ufacık et parçasını pantolonuyla gizlemeye çalışırken. Ve zil çalar yeniden devam etsin diye hayat, biz konuşmalarımızı gülücüklerle süslerken birilerinin içi kan ağlar kapatıldığı daracık odada, bekçisi başında insanlığı can evinden bıçaklar her nefeste.
Bir masaldır anlatanı da dinleyeni de kendini kandıran, ardı ardına gözler kapanır yenileri açılsın diye, her gelen gidenden az bilir azlığını, mevsim değişir ama değişmez değişmesi gereken. Acı bir tebessüm kalır nesli tükenen yüreklerde, bir sarmaşık alır başını gider güzel olan her ne varsa sarıp sarmalayıp.