SEVİŞMEK YOK SAVAŞA DEVAM -
26.08.2010
16 kere okundu
Bakkal bize kazık atar, hastaneye gideriz doktor ilgilenmez, hizmet etmesi gerekenler kötü davranır, minibüs şoförü kural tanımaz trafikte, patronumuz anlayışsızdır arkadaşlarımız tembel. Bunların hepsi yetmiyormuş gibi eve gittiğimizde doğru kişi olmadığını düşündüğümüz eşimiz bekliyordur bizi, çoktan ölmüş aşkın soldurduğu gözlerle açar kapıyı ve dudak ucuyla hoş geldin der. Oysa sadece gelmişsinizdir istemeye istemeye ve bunun çok az yerinde hoşluk vardır.
12 Eylül sabahı sandık başına koşacak insanlar, pek çoğu hararetle evet ve yine pek çoğu belki daha da hararetle hayır demek için. İyi de neye hayır diyeceğiz ya da neye evet. Olay anayasa değişikliği midir, ya da hükümet için bir güven oyumu. İkisi için de doğru diyecek milyonlarca insan bulunabilir ama bu haklı olduklarını göstermez. Tek amaç mutlu olmaktır belki de, bize hiç iyi davranmadığını düşündüğümüz hayat fırsat vermiştir memnun olduklarımıza evet, sevmediklerimize hayır demek için. Büyük gündür o gün, hesap sorma vaktidir.
Kimdir Buse Özden’e ülkenin başbakanına pezevenk dedirten ve kimdir Gözde Nurhan’ı, Özer Boztuna’yı, Arda Özgün’ü aynı kişiye bu kadar kinlendiren. Gerçi karşı cephede de farklı değildir durum, iktidarda olduklarından çok göze batmak istemeseler de her dediği doğrudur Erdoğan’ın, her yaptığı en iyisidir. Karşısında ki ne derse desin haksızdır, dinsizdir, imansızdır, farkı yoktur Musa’ya zulmeden firavundan. Baykal fikir kısırı, Kılıçdaroğlu ise ufacık boyuyla kuklasıdır Önder Sav’ın. Burnunun ucuna parmağını dokundurmaktan aciz insanlar olsak bile her konuda en kesin fikirlere sahibizdir nedense ve yanılmak diye bir kelimi asla yer almamıştır lügatımızda.
Yarın sonuçlar açıklandığında sandıktan evet çıkmaz umarım. Çünkü anayasanın değişmesinden daha büyük bir sorundur bu aptalca kutuplaşma. Vatan haini olarak görülen bir başbakanın yönettiği devlette birey olmak mutsuz yapar insanı ve bu bireylerin fikrini değiştirmek çok daha zordur anayasayı değiştirmekten. Ama unutulmamalıdır ki yarın iktidar değiştiğinde bir başkası başbakan olacak ve onun için de aynı şeyleri düşünecektir bugünün mutluları. bir kısır döngüdür yaşanan ve bu içinden çıkılması imkansızdır. Her durumda güzel ülkemin insanlarının azımsanmayacak bir çoğunluğu ümitsizce mutsuz olmaya mahkumdur.
Sahi neyi severiz biz kendimizden başka, bizden olmayana nereye kadar hayat hakkı tanırız, sonu var mıdır içimizdeki kinin ya da doğrultusu belli midir? Seni seviyorum demeyi beceremeyen ama nefretimizi göstermekle gurur duyan bir milletiz. Hippileri sevmeyiz çünkü savaşma seviş derler. Oysa savaşçı bir milletin Müslüman torunları olarak utanırız sevişebilen canlılar olmaktan. Savaşalım birbirimizle o zaman, nasılsa mutlu olmayı beceremiyoruz bari canımız sıkılmasın.