TİBET YOLUNDA SIĞIRLARDAN AYRILMAK -
20.01.2011
17 kere okundu
Aslında bu değiliz biz, yalan dolanız baştan aşağıya… Salağın siyasi fikri varmış öyle yazmış facebookuna, öbürü aslında hayatın anlamını kavramış uzak doğu dinlerine kendisini verdiğinden beri, meditasyon çok iyi geliyormuş ruhuna. Ulan ruhuna köpek pislesin, içindekini bulmak için Tibet’e gitmene ne gerek var, aynaya baksana adam gibi. Yok efendim insanlar aslında anlamıyormuş onu sığır olduğunu zannedenler yanılıyormuş, iyide ne zaman görsem seni mööö yapıyorsun. Biri kral diğeri kraliçeymiş, biri prenses öbürü prensmiş aslında her ne kadar burnu bokta kıçı havada olsa da. Biz değiliz işte bu, diyorum da kovuyor gücü yeten köyünden, deliye çıkıyor adım.
Ne inanıyorsun lafına diyor esmer olanı, tipine baksana güvenilir mi ona? Haklı ne taraftan bakarsan bak. Güven dediğin yük üzerimde, geçici süreyle kapatılmış şube. Montum bile ağır gelirken gövdeme, aslında kendisi bile olmayan iki ayaklı canlıların beklentileriyle ceplerimi doldurmak niye. Kim topa benzeyen bu dünyayı ciddiye alır, Maltepe sahiline inin bakın, hava kararınca bir dolu dünya dönmeye başlıyor taksimetresini açıp.
Hocam sahipsiz kaldık, itip kalkıyorlar bizi yokluğunuzda diyor koca kafalılar. İyi de ben size güvenmeyi ya da beklemeyi öğretmedim ki diye cevap veriyor aklıselim, baş etmeyi, katlanmayı öğrettim, umursamamayı, köprüyü karşıya geçerken afili cümleler kurmayı öğrettim, hayatın tam da gözünün içine bakıp uyuz uyuz gülmeyi öğrettim. Her zaman yardım isteyeceğiniz bir kurtarıcı olmaz ki yanınızda, kendi yolunuzu bulmak zamanıdır, ezilmekten zevk almalısınız, iman içinde küfür küfür içinde iman olmalısınız, pişerken birilerine küsüp kendindinizle baş başa kalmalısınız. Tibet’e gitmeden de Buda’ya erişebilirsiniz, ben size lamanızı iyi seçmeyi öğrettim… Umarım öğrettim...