MİLKA BEYAZ HİLAL -
1.11.2010
16 kere okundu
Kırmızı başlığı olmayan kıvırcık saçlı bir kız elinde Mika Beyaz çikolatasıyla… Orman falan değil mekân, kötü kalpli kurt da yok ortalarda yalnız yaşayan nine de. Mevlana’nın tekkesi kıvamında camdan dört duvar, üstü açık hafiften, havadar. İçinde iki koca kafa, biri biraz abla kıvamında, durgun, diğeri bir yerlere geç kalmış gibi telaşlı, sanki elindeki çikolatayı kel kafalı öğretmenine verecek de nereye baksa saçlı birileri inadına. Sahi ne işiniz var burada sınıfınız yok mu sizin? Cevap hazır; biz Celal Hoca’ya geldik… Dedim ya Mevlana’nın tekkesi diye, gelmeyeni dövüyorlar. Defolun gidin diyorum sevgiyle, biliyorum kızmıyor, üzülmüyor, biliyor sevildiğini şımarıyor da üstelik…
Dersine girsem dersim güzelleşecekti koca kafa, okuluna geliyorum okul güzelleşiyor, neşeleniyor. Sanma ki hep küçükler büyüklerden bir şeyler öğreniyor, Milka Beyaz´ın aslında sadece çikolata olmadığını senden öğrendim.
Bayram çocuğu kıvamındasın ya benim gözümde, bitmesin hiç, ömrünce sürsün bayramın, pencerelerin süslü olsun hep ruhun fener alaylarının ön sıralarında.