tadını çıkartıyorum yokluğunun -
16.09.2012
130 kere okundu
Yirmili yaşların ortasındaydı henüz, kalemle çizilmiş bir burun süslüyordu güzel yüzünü, çıplak omuzlarına dağılmış kızıl saçları beyaz tenine renk katıyordu. Güzeldi işte, hem güzel hem seksi hem de sevimli. Çok az kadında olurdu bu, güzel olan seksi olurdu belki ama aynı anda sevimli olamazdı ya da sevimli olsa da güzel veya seksi olmazdı. Suzan Serondan "yavru ördekler sevimli olur ben seksi olmak istiyorum" demişti bir yerlerde. Karşımda oturuyordu, hem güzeldi, hem seksi, hem de sevimli. Tek kötü tarafı benim olmamasıydı. Upuzun bir tüy takmıştı kulağına, başkası taksa burun kıvırırdım ama şimdi tam da ona aitmiş gibi görünüyordu. Yol kısaydı bana inat, tren duracak ve o kaybolacaktı gözden. Hiç hak etmeyen bir oduna onu üzmesi için fırsatlar vermeye gidiyordu, sevecek ve sevilmeyecekti, üzmeyecek ama üzülecekti. Verdimi çirkin şansı vermeli Allah; onun şansı bendim belki de ama o telefonunu karıştırıyor gürültülü müzikler dinliyordu.
Zayıfsanız zayıfsınızdır, onlarca yıldır yaşıyor ve hala kötü hissediyorsanız bunun kabahati sizdedir. İnsan denen defolu canlı zayıflıklarıyla baş etmeye çalışmaktan yaşamaya fırsat bulamaz. Her kim öğrettiyse zayıflıkla baş edilmesi gerektiğini bilin ki koca ağızlı bir aptaldır. Zayıfsanız bunu kabul etmeli ve tadını çıkarmaya çalışmalısınız. Köpekten mi korkuyorsunuz, bırakın ısırsın, hem kaç kişi ölmüş köpek ısırığından. Kadınlara düşkün müsünüz, canınız sağ olsun; düşün kalkın onlarla, kısacık hayatınızın tadını çıkartın. Siz düşünmeyin bırakın onlar düşünsün. Yüksekten mi korkuyorsunuz; bakın ondan ben de korkuyorum!
Güzel kadınları sevmedim hayatım boyunca. Allah çok az insanı her şeyi bir arada verir, hem güzel hem kadınsa uzağından geçmeli, yeterince sıkıntı barındıran hayatın içine etmemeli. Ama sanırım bu sadece bizim memleketimiz için geçerli bir durum. Kadın dediğin sokağa çıkarken süslenir mesela, amaç güzel görünmektir. Peki kime güzel görünmek diye sorsanız tabiî ki kendime diye cevap verir yalan söylediğini yüz metreden belli ederek. Baksanız ya da bir gülücük gönderseniz, hatta eşeğin bir tarafına su kaçırıp çok güzeliniz deseniz adınız sapığa çıkar. Oysa bana güzel görünmek için çıkmıştır sokağa ve ben ona güzel görünüyorsun demişimdir. Her şey muntazamdır, kuralına uygundur. Ortada henüz ne bir hayvan ne de bir sürtük vardır. Ama kadının kaşları çatılıp yüz hatları sertleşir, sapık der ya da hayvan en üsturuplu haliyle. Size de sapık ya da hayvan olmak düşer; sürtük dersiniz hak edene hak ettiğini verdiğinizi düşünerek. Oysa kadın olmanın ayrıcalık olduğunu henüz fark edememiş “cinsiyet bilinci konusunda geri kalmış” toplumlarda bu bizdekinden biraz farklıdır. Kadın erkeğe güzel görünmek için süslenmiştir, kendisine bakılmasından ve iltifat edilmesinden mutluluk duymaktadır. Dışı kadar içi de kadındır, yanında olduğunuz kadar içinde de mutlu olmanız kuvvetle muhtemeldir.
Kumar kötüdür ama paranız varsa oynayabilirsiniz, alkol kötüdür ama sarhoş oluncaya kadar yudumlayabilirsiniz, kadınlar iyidir aklınızın yettiği kadar sevişebilirsiniz. Kumar oynanır, alkol içilir, kadınla sevişilir. Hayat bu kadar basittir ve zorlaştırmadığınız sürece mutluluk kaçınılmazdır. Borç parayla kumar oynamamalısınız, kaldıramayacağınız kadar alkol almamalısınız ve başa çıkamayacağınız kadından uzak durmalısınız. Çünkü üçü de bağımlılık yapar ve hayatı çekilmez kılar. İllaki birini tercih edecekseniz içip sızmayı denemelisiniz, kumar bedeninize kadın ise ruhunuza dayanılmaz acılar verebilir.
Güzel kadınlar kalabalık yerlerde birisine ait olduklarını belli etmek istemezler der Bukovski. Oysa kızıl saçlı sarışının bir sahibi var, gözlerinin içi gülüyor az önce müzik dinlemek için kullandığı telefonla konuşurken. Göztepe’deyiz şimdi, beş dakika sonra yanındayım diyor. Oysa tren bozulacak ve biz yerin altında mahsur kalacağız saatlerce; umut fakirin ekmeği. İlk kez bir dövmenin hem sevimli hem de seksi olduğunu görüyorum. Uçup gidiyor göçmen kuşlar omzunun arkasından, uzaklaştıkça küçülüyorlar. Belli ki çekip gitmiş birileri, uzaklaştıkça unutulsa da izi kalmış sol tarafta. Göğsünü gere gere değil de mutsuzluğun ezikliğini gizleye gizleye kazıtmış dövmesini omzunun arkasına.
Hamdım, yandım ve piştim diyor Mevlana; hamdım yandım ama pişemedim, şimdilerde tadını çıkartıyorum toyluğumun. Ben zayıfım ve bundan utanmıyorum; insanım, ölümlüyüm, çölde kum tanesi, sonbaharda bir yaprağım. Düştüm daldan işte, her yaprak gibi yerle yeksanım.
D&R'dan satın almak için tıklayın
KİTAPYURDU'ndan satın almak için tıklayın
bora
sevim
24.12.2012 Pazartesi