KAVRUK BİR NEŞE BİZİMKİSİ - 25.03.2025

55 kere okundu

Kavruk bir neşe bizimkisi, eli yüzü mütevazı bir keyif. Nerden ne geleceği belli olmayan bir hava, biraz yağmur, az bir şey meltem esintisi. Akşam vakitleri, gün batmak üzere, bahar yerini yaza terk etmek üzere; sıcağız yani, yok içimizde soğukluk. Hem zaman dediğin su misali, giden geri dönmüyor yaşayarak öğrendik.

Büyür bir sarmaşık içiten içe sarar sarmalar. Nefes alman zorlaşır, etrafını göremezsin, rahat hareket edemezsin. Beslesen derttir, kesip atsan beceremezsin. Büyümek zorlaşır bir yerden sonra, güneşe dönsen de yüzünü köklerin bırakmaz, zorluk çıkartır. Oysa ısınmıştır havalar, oysa zaman geçmektedir, oysa güzel bir şarkı gibi akmaktadır su usul usul. Bir sandalye atmalı kenarına, bir bardak çay doldurmalı, uzatmalı ayakları, keyfe bakmalı.

Okuldan kaçıp sahile inmiştik de sigara içmiştik gizli gizli. Hiç tanımadığımız bir adam yanımıza gelip okuldan mı kaçtınız demişti, bir de sigara içiyoruz diye azarlamıştı. Yetmemiş birer de tokat atmıştı. O tokadı bile özlüyor insan. Arkamıza bakmadan güle güle okula kaçmıştık. Havalar daha sıcaktı o zaman, insanlar da sıcaktı, biz de. Soğudu şimdi herkes biraz dirense de kendince. Ayakları üşüyor insanın böyle zamanlarda en çok. Ayaklar ısınmadıkça da normale dönemiyor bazı şeyler.

Aşkın Nur Yengi’nin Sevgiliye albümü vardır, dönüş yolundakiler bilir. Usulca akan ırmağa eşlik edebilir mesela. Çay şekersiz olacak, ağaçlar geniş yapraklı. Rüzgâr estiğine değecek, geçip gitmeyecek sert gövdeler arasından, yaprağı okşayıp geçecek. Hem hissedecek, hem hissettirecek. Kavruk bir neşe bizimkisi, yağmur da yağabilir ansızın. Islanabiliriz yani, yaşadığımızı hissederiz belki. Umalım da geçmiş olsun ayaklarımızın üşümesi.