HER ŞEYİ BİLİYORUZ - 22.02.2025

157 kere okundu

Her şeyi biliyoruz; bilmediklerimizi bile biliyoruz. Bir şeye de bilmiyoruz desek yok, demiyoruz. Bilmediğimiz anlaşılır diye daha da çok biliyoruz bilmediklerimizi hatta. Niye böyleyiz de demiyoruz. Hep ileri bakıyoruz, hep burnumuzun doğrusuna ilerliyor yol. Ne vardığımız yer bir şeye benziyor ne tadı tuzu var yürüdüğümüzün. Konuşuyoruz, gülüyoruz, şarkılar söylüyor, bağırıp çağırıyoruz. Başladığı yerde bitiyor gün aslında, başladığı gibi bitiyor hem de. Gözümüze alan ışık yüzünden hiçbir şeyin farkında olmadığımız söyleniyor, sırtımızı dönsek ışığa önümüzü göreceğimiz söyleniyor ama bizden iyi mi bilecekler. Aldırmıyoruz.

Komşunun bahçesinden sümbül kopardım dün, berideki pembe evin duvarının üzerindeki fesleğenin saçlarını okşadım geçerken. Vazoyu yarı beline kadar su doldurup sümbüllere biraz daha yaşamaları için bir şans verdim. Bahşettiğim hayatın karşılığında odamın kokusunu değiştirecekler. Al sümbülüm ver sümbülüm dünyası…

Söylenmemiş sevgilerde açılmamış şarapların tadı var diyor Metin Vural. Birisini seversiniz bazen, durur öylece bir köşede. Saklarsınız onu kendinize. Büyütürsünüz gözünüzde. Bilmezsiniz, büyüktür de hatta belki de. Açılmamış şarapların tadını kim bilebilir ki hem. Sümbül değil ki bu koklayasın; koparıp dalından, yarı beline kadar suyla dolu bir vazoda ölmesini bekleyesin. Sümbül değil ki açılmamış şarapların tadı. Söylenmese de üç aşağı beş yukarı bilinen sevgiler.

Sahi var mı bir başkasını kendisini sever gibi seven. Kabul eden her haliyle, her haliyle önemseyen. Yüzünün her zerresine görünmeyen dövmeler çizip sevgisini ilmik ilmik ören. Yüzün uzaktan gelen gemiler gibiydi, yaklaştıkça büyüyordu gözümde. Gözüm ki çok az şeye verir kıymet, çok az şeyi büyütür içinde.

Her şeyi biliyoruz; bilmediklerimizi bile biliyoruz da bir kendimizi bilmiyoruz. İçimizde yakın ediyoruz uzakları, yakınlara uzak duruyoruz. Hangi rüzgâr savurdu bizi, hangi dalgayla vurduk kıyılara. Boğulduk belki, ciğerimiz tuzlu suyla dolu, yanıyor içimiz. Söylenmemiş sevgiler gibi, açılmamış şaraplar, gidilmemiş yollar, yaşanmamış ömürler gibi. Dönüp dolaşıp hep aynı yere geldiğimizi görmezden gelmek için şerefine bir kadeh, bir kadeh daha. Sarhoş olana, olanı ve olmayanı unutana kadar üstelik. Her şeyi biliyoruz nasıl olsa.