Yolda ilerliyoruz içinde olduğumuz arabanın yardımıyla, okul yeni dağılmış, çocuklar evlerine ulaşma telaşında. Yolun ortasından yürüyor bir tanesi, hatta birkaç tanesi… Araç yolunu kapadığından çok değerli “üniformadan ibaret öğrenci kişi”, geçemiyor bekliyoruz beş on saniye ama tık yok, basıyoruz kornaya bakıyorlar, aaa diyor biri Ömer hoca. Yolun en ortasından yürüyen, en öğrenci, en on ikinci sınıf mağduru ki burada ki mağdurluk onca yıl okula gidip yolda nasıl yürüneceğini öğrenememekten geliyor “kocaman yol yandan geç” diye çıkışıyor bize, öğretmenlerine. Peki diyorum evladım, bir daha ki sefere öyle yaparız. İnsan olmadan önce kadın olmayı öğrenmiş ama değil büyüklerine nasıl davranacağını daha “çok değerli” gövdesini sokakta nasıl taşıyacağını öğrenememiş… Muhtemelen aynaya bakınca Engelina Jolie gören ki sokaktaki havası kesinlikle zekâsından kaynaklanmıyor, muhtemelen en önemli işi olan eğitim konusunda dört işlemden ileri gidemeyen, belki de sorsak yaşadığı ülkenin başkentini bilmeyen üzerindeki forma dışında hiçbir önem arz etmeyen sevgili öğrenci… Bizde midir kabahat ailede mi, bizde midir kabahat sistemde mi, bizde midir kabahat kişinin kendisinde mi? Tamam aile bir şey vermedi, sistem de bozuk, sistemin ürünü öğretmen de bozuk diyelim oldu olacak ama insan aynaya bakınca insan aramaz mı, bulamayınca birazcık kendine bakmaz mı? Fabrikada tütün sarar sanki kendi içer gibi, içerken de hayal kurar bütün insanlar gibi diyor ya Alpay amca, bizim kızlarımızda sanırım fabrikada tütün sararken ya da bir konfeksiyonda tezgâhtarlık yaparken hatta erkenden evlenip çocuklarına bakmaktan fırsat bulduğu anlarda sabah kuşağında Seda Sayan’ı seyrederken soracaktır kendisine ben nerede hata yaptım diye ve her seferinde başkalarını suçlayacaktır içinde ki insana hasretinin farkına varmadan. Nedir doğru cümle, hangi kelimeler hangi tonda söylenmeli formülü yok, yirmi yaşına merdiven dayamış birisine yirmi yıldır öğrenemediği insanlığı öğretemezsin âlemi cihan olsan bile.