DEDEMİN ÇAYI -
27.03.2022
1146 kere okundu
Sabahın beşinde kalkıp çay demlerdi. Küçük sarı kutulardaki Rize Turist Çayı… Bir torba dolusu dururdu odasında hep. Minik sarı kutular. Başyapıtı olacağını düşündüğü bir resmi boyayan ressam özeniyle yapardı işini. Tavşankanı oradan geliyor olmalı, dedemin çayından. Minik bir demliği vardı. Beş altı bardak çay alırdı ancak… Fazlası yok.
Fazlası yok, üç günlük hayat benimkisi. Geceden sabaha kendinlesin, sabahtan akşama harala gürele. Teslim olmuşum zamana, nereye götürürse oraya gidiyorum. Ceplerime sakladığım ellerim korkuyorlar söylediğim şarkıya eşlik etmeye. Sesi kötü ellerimin… Bilmiyor kimse, bir ben biliyorum ne kadar kötü olduğunu. Onlar da bilsin istemiyorum. Ceplerime saklıyorum ellerimi. Sıcacıklar orada. Dedemin tavşankanı çayı kadar sıcacık.
Dilin arka tarafında acı bir tat bırakırlar yudumlayınca. Yüksekten korkarım ben. İzmit fuarında gondola binmiştim bir keresinde, yirmi yıl önce. Çok fenadır gondol. Arkadaşların gazına gelmiştim sanırım. O hızlandıkça ben dağılmıştım, ben dağıldıkça o hızlanmıştı. Yaşamak gibiydi, kanım nasıl da hızlı akıyordu kim bilir. Küfür kıyamet durdurmuştum gondolu. Korkmuştum yaşamaktan. Siz devam edin demiştim, ben iniyorum. Bir daha da binmedim gondola. Dedemin çayı da aynı tadı verirmiş, yaşadığını hissettirirmiş. Kırk yıl sonra bu sabah anladım. Dilimin gırtlağıma yakın yerinde bir yudum çaydan en fazla ne kadar keyif alınabilirse hepsini aldım. Acı bir tat birikti ağzımda, sonra aktı gitti aşağıya doğru. En yüksekten en aşağıya hızla yol alan gondolun verdiği his buydu işte, beni korkutan, küfür kıyamet gondolu durdurmama neden olan his... Bir bardak daha doldurdum bu kez, inmedim gondoldan.
Sonra bir seS, annemin sesi. Onun sesi benimki gibi değil, güzel. Hep aynı türküyü söylüyor. Bir savaş türküsü sanırım. İlk iki mısrasını biliyorum sadece. Gerisini ya duymadım hiç ya da dinlemedim. “Saat dokuz buçuk ona geliyor, iki alman genci eve geliyor…” Sonra susuyor ses. Açıyorum gözlerimi ama kimse yok, annem yok. Devam etmek istiyorum şarkıya belki o da bana eşlik eder diye ama yok devamı. Ellerimi çıkartıyorum cebimden, umurumda değil başkalarının da duyacak olması ama yok sonrası. Annem yok. O iki satırla beni bırakıp gitmiş. Gittiği yeri biliyorum ama gidemiyorum ardından. O da gelmeyecek, çayın tadı kadar keskin bir kabullenişle hazmediyorum bunu. Sonra kapı çalıyor, çıkmam gerektiği geliyor aklıma. Unutuyorum çayı, çayın tadını, annemin sesini, dedemi unutuyorum. Duruyor gondol, inip kapıyı açmaya gidiyorum. Ellerim ceplerimde... Sıcak değiller artık, ceplerim de üşümüş.