SAYGILARIMLA... - 6.01.2019

25 kere okundu

Yasaklansın uyanmak sabahın köründe; işe gitmek, trafikte zaman kaybetmek, korna sesleri, insan kalabalıkları, kirli kaldırımlar yasaklansın. Saygısız insanlar başka bir evrene sürgün edilsin, ocak ve şubat aylarında kar yağsın her yere, aralıkta da yağsın hatta. Yazları sıcak olsun, her isteyen girsin denize. Şezlonglardan ücret alınmasın, deniz kenarı diye hamburger, kola normalin iki katı olmasın. Yağmur yağmasın mesela her kafasına istediğinde, kaçmasın keyif tam da yerindeyken. Yasaklansın uyanmak sabahın köründe; çocuklar kurslara gönderilmesin. Piyanoymuş, baleymiş, basketbol kursuymuş hep öğleden sonra üç-dört civarı olsun. Kazara çalışıyor olanlara bu saatlerde izin verilsin. Elde ne var ne yok verilsin yani, esirgemesin mutluluğu insan insandan. Aç gözlülük de yasaklansın misal…

Siyasi iktidarlar siyaset yapmasın artık. Altmış üç yaşını geçen kim varsa devleti yönetmesine izin verilmesin. Altmış üç yaşından küçük hevesliler varsa onlar da aptallıklarına doymasın. Ama kimsenin aptallığı üç yılı geçmesin. O da yasaklansın. Üç yıl yöneten yerini başkalarına bıraksın. İhtiyaç kadarı üretilip, fazlası için enerji harcanmasın. Stok yapılmasın, elde kalmasın, dert olmasın.

Tütün tiryakileri tütün tarlalarının etrafına toplansın. Son bir kez keyif yapılsın. Tarlalar ateşe verilip özgürce dumanı içine çekilsin. Ama son olsun bu. Bir daha sigara içilmesin, ciğerine yazık insanın. Kokuyor ayrıca pis pis. Alkole karışılmasın. Ama karışılmıyor diye de boku çıkmasın. Ağzıyla içmeyi bilmeyenler meyhanelerden uzak dursun. Sosyal medyada rakı içtim, şarap içtim diye övününce kendini modern sananlar önce katrana bulansın sonra tavuk tüyüne, ardından da sokak sokak gezdirilsin. Namaz kıldım, hacca gittim diye övündükleri için aynı işleme tabi tutulanlarla karşılaşılırsa birbirlerini yemeleri serbest bırakılsın. Hiçbir taraf korunup kollanmasın. Sosyal medya da kaldırılsın hatta. İnsanlar fazladan sevişmek isterse bu işi profesyonel olarak yapanların istihdam edildiği kerhanelere gidilsin. Fazladan sevişenden vergi alınsın yani. İnternet bilgiye ulaşmak için kullanılsın, duvara fazladan çizik atmak için değil.

Bakmayı beceremeyen çocuk yapmasın. Çocuk yapan çocuğuyla ilgilensin. Eğitsin, öğretsin, refakat etsin, örnek olsun. Kariyer yapacağım diye boş beleş işlerde çalışıp bebeğini elin bakıcısına emanet etmesin. Kadın ya da erkek biri evde dursun. İkisi de durmak istemiyorsa yazı tura atılsın. Evde çocuk bakan ev işlerini de yapmak zorunda kalmasın, hizmetçi olmasın yani. İşten eve dönerken salınılmasın. Çocuk bakmak zor iş. Gelip evde durana yardım edilsin. Dayı, hala, dede, anane de çocuk üzerinde hak sahibi olsun. Her boku bir kişi tarafından bilinmesin. Bırakın sizi başkaları da beğensin. Ben harikayım tribine girilmesin. Kat kat giydirilmesin çocuklar. Hamburger yedirilmesin. Çikolatadan uzak durulsun. Memeler deforme oluyor ya da zor geliyor diye çocuktan anne sütü esirgenmesin. Hazır gıdalara saldırılmasın. Sebze yemeyen çocuğa ısrar edilmesin ama bir müddet aç bırakılıp sebzeyi sevmesi için teşvik edilsin. Kolayına kaçılmasın yani. Kolayına kaçanlar, sorumluluğunu başkalarına yıkanlar, ilgileniyormuş gibi yapanlar kısırlaştırılsın.

Futbol maçlarına gidenlere iq testi yapılsın. Altmış beşin altında olanlar statlara alınmasın, yorum yapmasına izin verilmesin, söz sahibi olmasın. Futbol yasaklansın hatta birkaç yıl. Her ay bir kitap okumayan, tiyatroya gitmeyen, klasik müzik dinlemeyenler yönetici olmasın. Spor gazeteciliği yasaklansın. Hatta gazetecilik yasaklansın. Ülke genelinde söylenen yalanlar dörtte birine indirilsin, masumlaşsın. Kimse kimseye inanmasın bu dört yılda, güvenmesin. Kimse korunup kollanmasın, ofsaydı biliyor diye hiçbir gerzek kendisini zeki sanmasın.

İmkânı olan haftada üç kez sevişsin, savaşlar yasaklansın. Savaşmaktan bahseden her kim varsa iç çamaşırının içine iki akrep yirmi dört tane de örümcek hapsedilsin. Yaşarsa bir daha fikri sorulmasın, konuşmak isterse müzik son sesine kadar açılsın.

Öğretmek istemeyen öğretmen olmasın, iğrenen doktor, kendisini beğenen yönetici olmasın. Kendisine hakim olamayana silah verilmesin, vicdansıza ve duygusala hak hukuk teslim edilmesin. Trafikte sinyal vermeden sağa sola dönüş yapanların bir tarafına sinyal kolu sokulsun. Gereksiz yere korno çalanlara da aynı sinyal kolu hediye edilsin. Devlete para lazım diye mahalle arasından araçlar çekilmesin. Her kırmızı ışıkta geçene ceza kesilsin; sürat yapana da, tehlikeli araç kullanana da sektirmeden ceza hükümleri uygulansın. Ama öğretmek istemeyenin öğretmen olması kesinlikle yasaklansın. İnsan ruhundan anlamayan sırf psikoloji okudu, kitap karıştırdı diye sorun çözmeye çalışmasın. Merdivenlerden sekerek indi diye, saçını kırmızıya boyattı diye elli yaş üstü insanlar deli sanılmasın. Sırf özgürlük verilsin diye on beş yaşındaki çocuklar başıboş bırakılmasın. İki koyun güdemeyecek insanlara onlarca, yüzlerce insan emanet edilmesin.

Had bilinsin, nazik olunsun, hoşgörüden uzaklaşılmasın. Empati diye bir şey var, yapmayan yirmi dört gün bir odaya hapsedilip empati konulu filmler seyretmeye zorlansın. Ardından bir sınav yapılsın, başarılı olmazsa aynı işlem on iki gün daha tekrarlansın. Hor gören insana vasıfları sorulsun. Hor görülen getirilip hor görenin her vasfına tek tek tükürmesi sağlansın. Çok çalışana çok, az çalışana az imkân sağlansın. Güçsüzün, sakatın, yaşlının ve çocuğun bir dediği iki edilmesin. Bokunu çıkaran olursa önce tatlı dille anlatılsın. Olmuyorsa onlara da film seyredebilecekleri bir ortam yirmi dört gün tahsis edilsin. Yaşlılara karışılmasın ama. Olmamışsa olmaz artık, ısrar edilmesin.

Yılbaşı bileti, şans oyunları, kumar makineleri, ücretli park yerleri, valeler, bahşişler yasaklansın. Poşetten yirmi beş kuruş alınmasın. Ama yarım poşetlik alış veriş yapıp on tane poşet aşıran teyzelerin de zuhal topal izlemesi yasaklansın. Zira daha caydırıcı bir ceza gelmiyor aklıma onlar için. Seda sayan, Ahmet çakar, ertem şener, şafak sezer, nihat doğan gibi tv ünlüleri halk içine kafalarına poşet geçirilmeden çıkarılmasın. Bunlara verilen poşetlerden bir lira alınabilir, kimseler karışmasın.

Siyasi cümleler kurarken Atatürk’ten, İslamiyet’ten ya da diğer kutsal değerlerden bahseden insanların selamı alınmasın, selam verilmeye tenezzül edilmesin. İnsanı kullanmaya çalışan, duygu sömürüsü yapan kişiler belki utanırlar diye çıplak bırakılsın. Kraldan çok kralcılar, ölümüne tarafcılar, taraf olmayana yan gözle bakanlar da bu çıplaklara bakmak zorunda bırakılsınlar. Yine bu kişiler rehabilitasyon amaçlı zorunlu olarak eşleriyle ya da sevgilileriyle sevişsinler. Düzelmeyenler saygısızların sürüldüğü evrene sittir olup gitsinler.

İmkanı olanın delirmesine izin verilsin. Delirenler el üstünde tutulsun. Zira dikkatli bakanlar göreceklerdir ki deliler akıllılardan çok daha keyiflidir.

Saygılarımla…