ÇALAR BİRAZDAN TELEFON - 31.12.2021
620 kere okundu
Çalar birazdan telefon, sabahın körüdür, hayra alamet değildir hiç. Annem der abim, annem… Nereden bileceksin ne yapacağını, sanki onuncu kez mi yaşıyorsundur bunu. Dolaşır elin ayağına, gitmek gerekir bir an önce. Apar topar çıkılır yola. Zaman kötüdür, hiç olmadık şeyler olmaktadır, bir evden diğerine gitmek yasaktır, bir ilçeden bir ilçeye, bir şehirden bir başkasına gitmek yasaktır. Kara komedi gibi başlayan film, korku filmine dönüşmüştür. Ve belki de sıradaki dramdır ama konduramazsın kendine.
Onca saat, onca yol ve onca gözyaşı. Allah’a yalvarmakla anneme kızmak arasında yüzlerce kilometre. Ne işin var senin orda, daha bahar gelecek, bağın var, bahçen var. Fındık var daha, sen olmadan yeşerir mi o dallar, o püsküller zulufa döner mi, kanzilar doldurur mu kabuğu. Ne işin var senin o ölümü bekleyenlerin arasında. Grip bu eninde sonunda; iki öksürük, üç beş burun akıntısı dön git evine. Ama kızlar size emanet derken belliydi zaten niyetinin bozuk olduğu. Evlatların büyüdü, kendilerine bakar oldular diye mi vazgeçtin savaşmaktan. Neler yaşadın sen, ne zorluklara göğüs gerdin tek başına, sırtın gelinisin sen, ne durabilir karşında. Nereden çıktı bu şimdi, sırası mı çekip gitmenin.
Çalar birazdan telefon, annem der abim hiç tanımadığım bir tonda, annem der… Hani sen en güvendiği çocuğuydun, niye izin verdin, niye engel olmadın. Daha dün akşam konuştuk, en fazla bir gece önce dayıma gidip sabaha kadar uykusuz kalmış kadar kötü görünüyordu. Niye abi, niye? O senin abin, onun lafını dinle derdi bana. Ne yapıyorsun anne demedin mi, tutup omuzlarından silkelemedin mi. Sen de benim kadar iyi biliyorsun isterse her güçlüğü karşı koyar o, direnmesi için ikna edemedin mi?
Kimle konuşacağım ben her canım sıkıldığında, kime yaltaklanacağım işim çıkacağı zaman, kiminle dedikodu edip, eften püften sebeplerle kimle kavga edeceğim. Kimi kızdıracağım “senin değerli oğlun o” deyip, kimi sevindireceğim yalandan da olsa ben akıllandım diye. Ne çok şey birikecek yokluğunda, ne çok dolacak içim, yıllar hızla akıp gidecek yokluğunda. En çok da çocukların büyüdüğünü görememen koyacak bana. Hiç bilmeyecekler seni tanıyamamanın ne büyük kayıp olduğunu. Trabzon ev olmayacak artık, o yol her seferinde gözyaşına boğulacak. Ah be annem; birazdan çalacak telefon ve abim sonun başlangıcını haber edecek ödü patlamış kelimelerle.
Çalar birazdan telefon; iki bin yirminin son günüdür. Yeni yıla yolda girilecektir; bağıra çağıra, ağlaya ağlaya girilecektir yeni yıla. Ne aylarca bir umut sakladığın piyango biletleri vardır akılda ne de yeni yılla yeşerecek hayaller. Zifiri karanlıktır her yer, gün dün gece batmıştır ve bir daha doğmayacaktır. Doğsa da bir daha eskisi gibi olmayacaktır. Bilsem annemi uyuttular diyeceğini açar mıydım hiç; çalar birazdan telefon!