O SEVMEK HANGİ MEVSİMDEN KALMIŞTI - 6.04.2015

994 kere okundu

O sevmek hangi mevsimden kalmıştı, hangi derde devaydı. Kasvetinden sual mi olunuyordu yokluğun, varlık aşkla mı sınanıyordu bu kez. Hadi ben susayım da sen anlat. Süslü cümleler kur bana. Kes ayağımı yerden. Martın puslu havasından alıp nisanlara mayıslara götür. Temmuzda yak sıcağınla. Kasımda aşık et kendine, şubatta sarıp sarmala. O sevmek kimden yadigardı sana, kim öğretmişti böyle ustaca. Kurak topraklardan kaçıp gelmenin bir sebebi var elbet, sen sen ol ve yarım kalan düşlerimi tamamla.

Soğuk geceleri ısıt inadınla. Ayak dire yokluğa, kimsesiz hallerime kimsem ol, acıyan yerlerime merhem, susan dillerime ses ol. Bir şiir oku Orhan Veli’den, İstanbul olalım henüz vakit varken. Serin sularında yıkanalım boğazın, arınalım kirlerimizden. Masallar anlat, dizine yatır usulca, yüzümü okşa. Parmakların kaybolsun saçlarım arasında, nefes nefes sen olayım, usul usul sokul bana. Rüzgarında üşüdüğüm şehir aşkıyla yaşatsın bizi. Sen olayım ve sen kalayım sonsuza dek. Adı konmasın bu kez, alıp götürmesin uzaklara. Kokun kadar kal aklımda, sevdan kadar yaşa.

Martılar hırçın ve yırtıcı demiştim ya. Aklıma geldikçe korku işliyor parmak aralarıma. Bir ses, bir ses daha... Çöküyor gece üzerime, yardım beklediğim dağlardan kurt sesleri geliyor. Eriyen karlar taşırıyor içimdeki nehirleri, akıp gidiyorum, yolunu bulamıyorum, sürüklüyorum ne var ne yoksa. Bu susmalar hayra alamet değil, bu kez çok güçlü fırtına. Ürküyorum ama faydasız, yalnızlık gözlerini kırpmadan bakıyor bana. Bir kez daha kazanacak belli, bir kez daha siyaha yenik düşecek beyaz. Çakallar parçalayacak bir ceylanın etini. Kan kokusu cezbedecek martıları. Siyaha yenildiği yetmezmiş gibi kan bulaşacak beyaza. Birileri kirli dönecek temiz sulara. Yıkansa da arınmayacak. Ceylanın kanı bulaşacak pençelerine.