ŞARKILAR SUSSUN - 12.07.2025

23 kere okundu

Biz mi bir şeylere sahibiz yoksa bir şeyler mi bize. Yaşadığımız şehir bizim şehrimiz mi mesela ya da biz mi o şehrin insanlarıyız. Cebimizdeki para bizim mi yoksa biz mi onunuz.  Bu evler, arabalar, sokaklar, giydiğimiz kıyafetler, yediğimiz yemekler gerçekten bizim mi? İçinde bulunduğumuz dünya, yaşadığımız hayat, soluduğumuz hava bize mi ait. Yoksa sırf dönmesi gereken bir çarkın sıradan dişlileri miyiz? Biri kırılınca yerine bir benzeri koyulan et ve kemikten oluşmuş makineler miyiz? Neyiz biz, kimiz, ne kadarız, neye rağmen ve ne içiniz.

Bu koşturmacanın kovalayanı mıyız yoksa kovalayanı mı? Cidden o kadar az mı zamanımız? Yüz yıl önce insanların yapmak zorunda oldukları bir dolu işi artık ya makineler yapıyor ya da başkaları. Bir dolu zaman kalması gerek bize. Ama hep bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz, geç kalıyoruz hep, yetmiyor zaman. Doldurmaya çalıştığımız boşlukların bir türlü dolamamasının huzursuzluğu var içimizde. Saatin tik tak sesleri kulağımızdan eksilmiyor. Doluyor zaman, zaman doluyor, zaman doluyor,  zaman…

Salının perşembeden farkı var mı cidden. Ya da yeşilin maviden… Benim senden nedir farkım? Hangi karar doğru, hangi yol bizi istediğimiz yere götürecek? Ne istiyoruz gerçekte? Kim için kimle yürüyoruz baktık mı çevremize hiç. Durup bir soluklandık mı? Düşündük mü varlığımızı etraflıca?

Cümleler de varmıyor bir yere, bizden farkı yok belki de kelimelerin. Bir araya gelsek de eksik bir şeyler var. İstediğimiz gibi olsa da değişiyor zamanla fikir. Eksik sanki bir şeyler. Biraz ekmek eksik, biraz su eksik, hava eksik, huzur eksik. Rüzgâr esmiyor, dalda yaprak eksik, sabah olmuyor bir türlü gece eksik. Güneş de eksik bulut da. Tam olan mı kaçıyor gözden yoksa eksikler mi çullanmış üzerimize?

Keyif vermeyecekse ıslanmak yağmurun yağmasının ne gereği var. Topraktaki fide büyümesin meyvesini lezzetli değilse. Kenarında ayaklarımızı uzatıp oturamayacaksak kurusun bütün denizler. Yeşil solsun, konmasın incir dalına serçe, şarkılar sussun.