ZİYAN -
11.11.2025
57 kere okundu
Her şeyi istiyor ama hiçbir şey vermiyoruz. Şikâyet ediyor ama kendimize bakmıyoruz. Anlamak istemiyor, içimizdeki ateşi suyla söndürmeye çalışıyoruz her seferinde. Çoğu zamanda harlıyor ateşi o su! Nasıl yaşanacağını öğrendiğimizde yaşanacak hayat kalmamış oluyor. Beklesek oysa, yanması gereken yansa, dumanı tütse biraz, tava gelse…
Geçiyor zaman, hiçbir şey sevdiğimiz gibi kalmıyor. Yerler eskiyor, insanlar değişiyor, heves geçiyor. Tek seferlik hakkımız var ve ya biz çar çur ediyoruz ya da başkaları itip kakıyor. En zayıf yerimiz neresiyse orası acıyor hep. Darbe neremize gelirse gelsin hep aynı yerde hissediyoruz acıyı.
Ne kuşun uçuşundan keyif aldık ne balığın yüzmesinden. Ne rüzgârda savrulabildik özgürce ne de akıp gidebildik yağmurla. Ya biz tutunduk bir yerlere ya birileri izin vermedi çekip gitmemize. Belki mutlu da olduk elimizden geldiğince. Mutlu ettiklerimiz de olmuştur elbette. Ama kaçımız yaşadı hayal ettiği hayatı, kaçımız yürüdü istediği yolda özgürce!
Gün geliyor değişiyor fikir gerçi, duruluyor gönül, hırslar bitiyor, istekler azalıyor. Ama yol da bitmiş oluyor. Meyve olgunlaşınca yani düşüyor dalından. Fırın tava gelene dek hamuru ziyan ettiğimize yanıyoruz, akıl başa geldiğinde ömrü tükettiğimize…