Bu kadınlar neden bu kadar aptal olmak zorunda, neden her seferinde bu kadar yapmacık, bu kadar dolduruşa gelmiş davranmak zorunda? Yok efendim abin Cansu’ya ne almışmış, doğum yaptı ya, Derin’i dünyaya getirdi ya, abimde almalı bişiler. Zaten Sadık da Nalan’a acaba ne alacakmış… Yahu hiç mi kafanız basmaz, hiç mi durup düşünmezsiniz, kafanız almaz mı değerini kaybeder boku çıkarılan şeyler. Doğum gününde hediye, yılbaşında hediye, 23 Nisanda, 29 Ekimde hediye, sevgililer günü uf zaten, milli bayramlar, evlilik, nişanlılık yıldönümleri de var. Ulan o kadar cılkını çıkartıyorsunuz ki adam gibi bir iş yapıp dünyaya güzel bir bebek getirdiğinizde zaten tadı çoktan kaçmış oluyor hediye meselesinin. Adam olanın yanağına içten bir öpücük, nadiren de olsa bir buket kır çiçeği kâfi. Ama uslanmaz bizim kadınlarımız, aklı az lafı bol yapma çiçeklerimiz, içerik önemlidir ama şekil çok daha önemlidir. Kapitalizme en düşman olanların bile kıçı düşer kırmızı kadife kutuda ki tek taşı görünce. Umurlarında bile değildir aslında mutluluk zannettikleri şeyin sadece para karşılığında alınmış olmasının. Gözü doyacak olan varsa alıp götüreyim bizim köye, salayım çayıra çimene, istemedikleri kadar çiçek, ister koklasınlar isterse otlasınlar… (doğrudur, her kadın uymuyor bu tanıma)