MORİNHO´NUN DA DEDİĞİ GİBİ... - 4.09.2014

217 kere okundu

Yarısından az, çeyreğinden fazla, biraz göz, biraz kulak ve upuzun saç. Saç dediysem kadın saçı, gösteriş olsun diye taranmış, boyanmış öncesinde, meç midir perma mıdır bilmem bakım da yapılmış. Yarısından az çeyreğinden fazla, biraz ateş, bolca duman ve is kokusu. Ateş dediğim içi yanıyor, eksik kalmış, yaşayamamış yaşaması gerekenleri, ifade edememiş kendini. Aslında atla deve, aslında deniz derya, aslında yarısından az, çeyreğinden fazla. Bildiğiniz ama bilmek istemediğiniz kadın aslında.

Şimdi nerden başlamalı, hangi yoldan gidip nerelere varmalı. Benim bildiğim uğur böceğinin kanadında saklı, onunda mevsimi değil arasam da bulunmaz. Eksik olan parça üretilmiyor, varsa var yoksa yok ayarında. Ama kaçmış ayarı bir kez, başlar yakmış başının yandığını haykıra haykıra. İstesen de susturamazsınız diyor sırtıma, istesen de susamazsın diyorum suratının ortasına.

İstemediği ot burnunun dibinde bitermiş insanın. Orta yaşlı politik kafalı kadınlar vardır, hani seçim öncesi sıkça çemkirdiğim. Hani değil partisine kendisine bile yararı olmayan ama boş bulunup konuştursan aman aman kadınlar. İşte o kadınlardan biri ot burnumun ucunda, üstelik ne tarım arazisi ne de seçim arifesi.

Bu adama laf sokmadan gitmeyeceğim buradan diyor, sok da rahatla diyorum, sokmuyor. Neymiş efendim seminer veren elemana Amerikan Casusu demiş de arkasında durmamışız. Hadi arkasında durmadık susmamışız da, saçmalamayın demişiz. Ayrımcıyız, kadını erkekten, kelebeği sinekten, sığırı öküzden ayırırız biz. Bildiğiniz ayrımcıyız yani. Erkek aptalsa aptal diyebilirsin ama kadın aptalsa susmalısın. Orda devreye nezaket giriyor. Bu adama laf sokmadan gitmeyeceğim diyor yanındakine, dönüp sok diyorum. Ben buradayken sok da rahatla diyorum, girmez biliyorum, o da sokmuyor zaten. Ama sabaha kadar soksa geçmeyecek içinde ki hırs, kadının sorunu benle değil kendisiyle, kadının sorunu laf sokmakla değil, kendi doğrularını millete kabul ettirmekle.

Yarısından az, çeyreğinden fazla. Biraz toprak, biraz su ve az da güneş. Güneşin azlığı toprağın çamurluğuna eş, yetecek kadar su yok temizlenmek için. Yıka yıka geçmiyor, bir ömür konuşsa bitmiyor, yılların kiri var yürekte. Kendinden olmayana düşman, kendinden olana Şems Tebrizi. Hatta sor ona dört başı mamur Mevlana.  

Ben olsam ara sıra yüzümü falan kapatırım, utanırım ara sıra. Ben olsam bu kadar özgüven fazla gelir bana ara sıra. Ki beni bile bilir kalkıktır kıçım, severim kendimi bi dolu dananın inadına. Yok efendim yok iflah olmaz; domuz olsa dağdan inmez, yağmur olsa toprağın içine sinmez. Ben diyeyim bok böceği siz anlayın yerle yeksan. Şimdi aklınıza bok böceğinin hikâyesi gelecek belki. Hani adam Allah bunu da neden yaratmış diyor da bir zaman sonra aynı böceği ilaç diye yemek zorunda kalıyor. Üç yıl ıssız adada kalınsa ve seçeneklerden biri bu olsa kutumu görmek istiyorum der insan. Yok efendim yok olmaz bundan. Hem ne demek bu adama laf sokmadan gitmem buradan. Gidersin teyzem gidersin, biri İzmir marşı çalar, biri ardından su döker tıpış tıpış gidersin.